Yeni Sayı
FEMİNİST AKTİVİZM - FEMİNİST ASYLUM
Yirmi birinci yüzyıl muhafazakâr yönetimlerin feminist kazanımları tersine döndürmeye dönük girişimlerine sahne oluyor. Amerika Birleşik Devletlerinde, Yüksek Mahkeme kürtaj hakkına karşı düzenleme yapıyor; bunu fırsat bulan birçok eyalet kürtaj yapılan kliniklerin faaliyetine yasak getiriyor; bazı eyaletlerde kürtaja yardımcı olmak da yasaklanıyor. Türkiye’de Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlık ettiği yönetim, İstanbul Sözleşmesi’nden çekildi (2021); aynı başkanlık yönetimi sözleşmeyi ilk imzalayan devlet olmakla övünüyordu. Buna paralel olarak, Türkiye’de 8 Mart yürüyüşleri sistematik polis şiddetiyle yüzleşiyor. Macaristan’da Orbán yönetimi kadınların kürtaj haklarını kısıtlayıcı yeni düzenlemeleri uygulamaya koyuyor - kürtaj öncesi fetusun kalp atışı sinyalini duymak gibi. Dahası, dünya genelinde LGBTIQ+ hareketleri farklı biçimlerde ve düzeylerde tehditle karşı karşıya. Türkiye, Rusya ve Polonya bu açıdan rahatsız edici örneklerle dolu. Türkiye’de Onur Yürüyüşünün neredeyse her yıl yasaklanması, Yeltsin yönetiminin LGBTIQ+ kimliklerini ahlâk-dışılaştırıcı ve cezai yaptırımı kapsamına dahil eden politikaları ve Polonya’da gittikçe artan ‘LBTI’siz bölgeler’ bu açıdan sembolik örnekler.
Feminist Asylum’un bu sayısında, kadınları ve LGBTIQ+’ları baskılayan, denetleyen ve dışlayan devlet uygulamalarına karşı feminist aktivizm örneklerine bakan çalışmalara sayfalarımızı açtık. da yer almaya davet ediyoruz.
Özellikle, marjinlerden, sınırdan, gettolardan ve sınırlara karşı duran bilgiyi temsil eden, yaşatan, canlandıran ve yeniden üreten çalışmalar sayfalarımızda yer buldukça Feminist Asylum zenginleşiyor; oluşum amacına yaklaşıyor.
Hep olduğu gibi çalışmalardan kastımız yazılı ve görsel metinler, akademik ve akademik olmayan bilgi üretim janrları kapsamına giren, sanat yapıtları (bunlara fotoğraflar ve videolar da dâhil).